11 Haziran 2016 Cumartesi

Corpus pinale: Şekil olarak çam kozalağına benzediğinden corpus pinale denir.
Ortalama olarak 5-8mm boyutlarında ve 0,20- 0,25 gr kadar ağırlıkta olan oval şeklinde bir oluşumdur.

Colliculus superior’lar, splenium corpolis callosi ve pulvinar thalam’i arasında ve trigonun pinale’de yerleşmiş olup bir sap ile diencephalon’a bağlanmıştır. 



3. ventrikülün boşluğu bu sapın içerisine doğru girerek recessus pinealis’i oluşturur. 
Corpus pineale ve sapını 3. ventrikülü döşeyen ependim hücrelerinden gelişen bir çıkıntı oluşturur. Bu yüzden corpus pineale’de ve sapında sinir hücresi bulunmaz. Sapın recessus pinealis’in üzerinde kalan bölümü commissura habenularum’a, altında kalan bölümü commissura epithalamica (posterior)’a tutunur. 



Retinaya düşen ışık muhtemelen hypothalmus’un nucleus suprachiasmaticus’una (SCN) gelir.
Buradan mesencephalondaki formatio reticularis’e (RF) geçer.
Buradan da tr. reticulospinalis (Tr.RS) ile medulla spinalis’e ulaşarak sempatik sistemin üst segmentlerini uyarır.
Buradan başlayan preganglionik simpatik lifler ganglion cervicale superior’a (SCG) geçer.
Buradan çıkan sinirler (n. pinealis: conarii) ile damarların etrafında olarak corpus pineala’ye ulaşır.
Corpus pineale biyolojik saatin düzenlenmesinde etkili olduğu düşünülmektedir.  
Corpus pinaledeki pinealosit hücrelerinde bol miktarda melatonin ve serotonin mevcuttur.
Sempatik uyarı pinealosit içindeki bu mediatörlerin salgılanmasını inhibe eder.
Simpatik etki ortadan kalkınca sekresyon başlar.
Bu sebeple karanlıkta bu inhibe edici etki olmayacağı için bezin salgısı artar.
Epiphysis cerebrinin bir iç salgı bezi olduğu kabul edilmektedir.
Bu bezin salgısı hypophysis cerebri, pankreastaki langerhans adacıkları, gl. parathyroidea, gl. suprarenalis, ovarium ve testislere, kan ve BOS aracılığı ile ulaşır ve bunların fonksiyonlarını genellikle inhibe edici yönde etkiler.
Bu etkisini ya doğrudan doğruya bezlerin üzerine etki ederek, ya da hypothalamus’un salgısını inhibe ederek gösterir.
13-14 yaşına kadar cinsel hormonların teşekkülü üzerinde frenleyici etki yapmaktadır.




Melatoninin nonendokrinolojik Etkileri 
İmmun fonksiyonunun arttırılması
Uyku ritminin düzenlenmesi
Kardiovasküler sistem üzerinde koruyucu etkisi
Antioksidan etkisi
Acervulus cerebi (beyin kumu)
Yapısında bulunan Ca ve magnezyum karbonatın birikmesi ile beyin kumu (acervulus cerebri) ile
radyolojide organın görülmesine yardımcı olur.
Corpus pineale’nin parankimasında erişkin insanlarda acervulus cerebi (beyin kumu) adı verilen cisimcikler görülür.



9 Haziran 2016 Perşembe

Hypophysis: Gl. pituitaria
Yeri: Kırmızımtrak-gri renkte oval bir bez olup, sella turcica’daki fossa hypophysialis içerisine oturur.

Boyutları: 12 X 8 X 6mm boyutlarında ve 400- 900 mg ağırlığında olan hipofizin ağırlığı gebelikte 900-1000’mg’a kadar çıkar. İlerleyen yaşa bağlı olarak ağırlığında azalma olur. 
Bezin üst kısmı, duramater encephali tarafından oluşturulan diaphragma sellae tarafından örtülmüştür. Diaphragma sellae’nin ortasında bulunan küçük bir delikten geçen infundibulum, hypothalamus’un tuber cinerium bölümünü hypophysis’e bağlar. 



Diaphragma sellae içerisinde dura sinusları bulunur. Bunlardan infundibulum’un önünde olana sinus intercavernosus anterior, arkasında olana ise sinus intercavernosus posterior denilir. Bu sinuslar her iki tarafın sinus cavernosus’larını birbirine bağlar. 
Hipofiz, yanlarda sinus cavernosus ve içerdeki yapılar ile komşuluk yapar. Aşağıda fossa hypophysialis’in tabanı ile arasında bir ven sinusu bulunur. Beyin zarları hipofizin kapsülü ile kaynaşmış durumdadır.



Merkezi sinir sistemi vücudu sinirler ve hormonlar aracılığı ile kontrol eder.
Sinirler aracılığı ile olan kontrol daha hızlı, hormonlar aracılığı ile olan kontrol ise daha yavaş olur.
Merkezi sinir sistemi hypothalamus ve hypophysis aracılığı ile hormon salgılanmasını düzenler.
Hipofizin hormon salgılamasını hypothalamus düzenler.
Hipofizden salgılanan hormonların bir kısmı organlara direkt etki eder.
Bir kısmı ise diğer endokrin bezlerin hormon salgılamasını kontrol eder. Bu yüzden hipofize şef bez de denir.  

Hipofiz; adenohypophsis (lobbus anterior) ve neurohypophysis (lobus posterior) olmak üzere iki bölümden oluşur. 
Adenohypophysis: Ağız ektoderminden köken alır.
Stomadeum tavanından yukarı doğru yükselen Ratke kesesinden gelişir. 


Adenohypophysis pars tuberalis, pars intermedia ve pars distalis olmak üzere üç bölümden oluşur. Adenohypophysis damardan çok zengindir. Küçük bir portal ven ile hypothalamus’a bağlanmıştır. 

Neurohypophysis: Nöral ektoderm kökenlidir.  Diencephalon’un tabanının aşağıya doğru büyümesi ile gelişir. Bu yüzden hypothalamus’a nöral yol ile bağlantıya sahiptir. Neurohypophysis; eminentia mediana, infundibulum ve lobus nervosus (pars nervosa) olmak üzere üç kısmı vardır. 



Eminentia medialis, hipothalamus kökenli hormonların (ve ya faktörlerin) sinir uçlarından salındığı yerdir.
Neurohypophysis’te bulunan kapillerler kan beyin bariyeri içermez.
Damarları diğer endokrin bezlerdeki gibi pencereli kapiller tipindedir.
Böylece salgıladığı hormonlar rahatlıkla kana geçer.  
  Hypothalamus’tan salınan releasing faktörlerin etkisiyle adenhypophysis’ten salgılanan ve sinusoidler tarafından kan dolaşımına verilen hormonlar:
Somatotropin hormon (STH): Büyüme hormonu.
Lactogenic hormon (LTH): Gebelik esnasında memenin büyümesi ve süt salgılanması ile ilgili hormon.
Tirotropin (TSH): Gl. thyroidea’dan hormon salgılatır.
Adenocorticotropin hormon (ACTH): Gl. suprarenalis’in korteksine etki ederek bazı hormonların salgılanmasını sağlar.
Follikül sitimülan hormon (FSH): Erkeklerde spermatogenesis’i, kadınlarda ise östrojen salgısını ve ovaryumda folliküllerin büyümesini sağlar.
Luteinize edici hormon (LH): Testis’lerde leydig hücrelerinde androgen sekresyonunu ve corpus luteum’da progesteron sekresyonunu stimule eder.
Melanositleri stimule eden hormon (MSH): Derideki pigmentlerin artmasına neden olur.
Hypothalamus’ta sentezlenen ve neurohypophysis’teki sinuzoidler aracılığı ile kana verilen hormonlar.
Vasopressin (Antidiüretik hormon ADH).
Oxytosin: Düz kasların kasılmasını sağlar.  


Arterleri: Hipofiz kanlanması bol olan bir organdır.
Ağırlığına göre kıyaslandığında en fazla kan alan dokudur.
Bu kan hipofize hypothalamus’u dolaşarak gelir.
Hypothalamus’tan gelen kan hypothalamus’un inhibe edici ve uyarıcı faktörlerini de beraberinde getirir. 
Her iki tarafın a. carotis interna’sından ayrılan a. hypophysialis inferior ve aa. hypophysialis superior’lardan beslenir. A. hypophysialis inferior a. carotis interna’nın pars cavernosa’sından, aa. hypopysialis superiores ise pars cerebralis’inden, a. cerebralis anterior ve posterior’dan çıkarlar. 
A. hypophysialis inferior medial ve lateral dallarına ayrılır ve orta hatta birbirleriyle anastomoz yaparak infundibulum etrafında bir arteriel halka oluştururlar. Bu halkadan ayrılan ince dallar neurohypophysis’e girer. A. hypophysialis superior’lar eminentia medialis ve infundibulum’un üst bölümünü, trabeküler arterler aracılığı ile de infundibulum’un alt bölümünü besler.


Eminentia medialis’deki arter dalları plexus externus ve plexus internus’u oluştururlar. A. hypophysialis superior’ların dalları tarafından oluşturulan plexus externus, v. portalis longus’lar tarafından drene edilir. Bu venler adenohpophysis (pars anterior)’a girerler. 
Plexus internus’a kan, dış tarafında bulunan plexus externus’tan gelir. Dalları infundibulum’un kapilleri ile bağlantılıdır ve bu pleksus da diğeri gibi, v. portalis longus’lar tarafından drene edilir. İnfundibulum’un alt bölümünü adenohypophysis’e (pars anterior) bağlayan venlere v. portalis brevis’ler denilir. Her iki grup venler, adenohypophysis’in kanının büyük kısmını sağlar ve salgı hücreleri arasında bulunan vasküler sinuzoidlere açılırlar. Bunların doğrudan arteriel beslenmesi yoktur. 
Neurohypophysis’in venöz drenajı muhtemelen üç yolla olur.

1-V. portalis longus ve brevis’ler aracılığı ile adenohypophysis’e;
2-V. hypophysialis inferior’lar aracılığı ile dura sinuslarına;
3-Eminentia mediana’dan geçen kapillerler aracılığı ile hypothalamus’a drene olurlar.



GL. SUPRARENALIS

Böbrek üstü bezi yapısı ve görevleri farklı iki kısımdan (cortex ve medulla) oluşur. Sadece memelilerde medullası cortex tarafından sarılıdır. Buna karşılık balıklarda cortex ve medulla ayrı bezler şeklindedir. Yetişkinlerde bu iki ayrı bez kesitlerde kolaylıkla ayırt edilir. Cortex mezodermal orijinli olup sölom epitelinden, medulla ise ektodermal orijinli olup crista neuralis’den gelişir.
Gl. suprarenalis, isminin de belirttiği gibi, böbreklerin üst kutuplarına oturmuş, sarımsı renkli iki bezdir. Sağ ve sol bezlerin şekli birbirinden farklıdır. Sağ taraftaki piramit, sol taraftaki ise yarımay şeklindedir ve biraz daha büyüktür.



Eni ve genişliği 3-5cm, kalınlığı da 4-6mm kadardır. Ağırlığı yaklaşık 3,5-5gr kadardır (medullası tümünün 1/10 kadardır).
Doğumda böbreklerin 1/3’ü kadardır. Erişkinlerde ise 1/13’ü kadardır.
Gl. suprarenalis’ler böbrekler gibi retroperitoneal organlardır. 
Böbreği saran capsula fibrosa’nın dışında, fasica renalis’in de içinde yer alır. Bez dokusu dıştan gevşek bağ dokusu ile sarılmıştır.
Komşulukları: Sağ gl. suprarenalis, diaphragma’nın önünde karaciğerin sağ lobunun arkasında, V. cava inferior’un arkasında, ve sağ böbreğin üst kutbunda bulunur. 




Üç yüzlü piramit şeklinde olan bezin facies anterior, facies posterior ve facies renalis olmak üzere 3 yüzü vardır. 
Facies anterior’un medial bölümü v. cava inferior ile lateral bölümü ise karaciğerle komşudur. Karaciğer ile komşu olan bölümün üst kısmı peritonsuz olup, karaciğerin area nuda’sı ile komşudur. Bazen ön yüzün alt kısmı ile duodenum komşuluk yapabilir. Tepe kısmında ve ön kenarı yakınında, v. suprarenalis’in çıktığı hilum bulunur. 


Facies posterior, üst ve alt olmak üzere iki bölüme ayrılır. Bu iki bölüm arasında bir kenar bulunur. Üst bölüm biraz konveks olup, diafragma ile komşudur. Alt bölümü ise konkav olup, böbreğin ön yüzü ile komşudur.
Facies renalis, aşağı ve öne doğru bakar. Konkav olan bu yüz, böbreğin üst kutbuna oturur.
Sol gl. suprarenalis, yarımay şeklindedir.
Üç yüzü, iki kenarı vardır. 
Facies renalis: Sol böbreğin üst ucunun iç kenarına uyacak şekilde çukurdur ve sol böbreğin üst kutbuna oturur.
Facies anterior: Bu yüzün üst bölümü periton ile midenin cardia’sından ve dalağın arka ucundan ayrılır. Alt bölümü peritonsuzdur. Doğrudan pankreas ve dalak arterleri ile komşudur. Hilum, ön yüzün alt bölümü yakınında bulunur. 
Facies posterior: Bir kabartı ile iki alana ayrılır. Dış yan bölümü böbrek, iç yan bölümü ise sol diafragma kurusu ile komşudur.
Ön ve arka yüzler arasında oluşan kenarın yukarıda kalan bölümüne margo superior, medialde kalan bölümüne de margo medialis denilir. Her iki tarafta medial kenarlar ggl. coeliacum ile komşudur.



Esas bezin çevresindeki areolar doku içinde, sadece korteks dokusundan oluşan ve gll. suprarenales accessoriae denilen küçük bezler bulunur.
Bu bezler bazen funiculus spermaticus’da, epididymis’de veya lig. latum uteri’de bulunabilir.
Yapısı: Gl.suprarenalis dışta cortex, içte medulla olmak üzere iki bölümden oluşur. İki tabaka yapı, menşe ve fonksiyon olarak birbirinden farklıdır. 
Cortex: Çeşitli hormonlar salgılar ve yaşam için gereklidir. Çıkarılırsa ölüm olur. Histolojik olarak üç tabakadan oluşur. Dıştan içe doğru bu tabakalar; 
Zona glomerulosa: Dokuların elektroit ve su dengesi üzerine etkili olan aldesterone salgılar.
Zona fasciculata: Karbonhidrat dengesini koruyan glucocorticoidleri salgılar. Bunlar arasında hydrocortison (cortisol) en önemlisidir.
Zona reticularis: Cinsiyet hormonlarından progesteron, ostrogenic ve androgenic hormonlarının salgılandığı tabakadır.





Medulla: Adrenalin ve noradrenalin üreten chromaffin hücreler ile bu maddelerin döküldüğü venöz sinusoidler, tek veya küçük gruplar halindeki simpatik sinir hücrelerinden oluşmuştur.
Noradrenalin, adrenerjik sinirlerde iletici maddedir.
Kalbin çalışmasını artırır, periferik arterleri daraltır ve kan basıncını yükseltir.
Karbonhidrat metabolizması üzerine etkilidir.
O2 tüketimini ve bazal metabolizma’yı artırır.
Medulla’nın çıkarılması önemli bozukluklara neden olmaz.
Yokluğu kromaffin paraganglionların çalışması ile telafi edilir.
Damarları: Damardan zengin bir organdır. Aa. suprarenales superiores (a. phrenica inferior’un), aa. suprarenales mediae (aorta abdominalis’in) ve a. suprarenalis inferior’dan (a. renalis’in) gelir.
Organa gelen arter dalları beze girmeden önce plexus subcapsularis denilen ağı oluştururlar.
Bu kapsüler ağdan çıkan damarlar, zona glomerulosa’da hücreler arasındaki sinusoidlere sokulurlar.
Sonra zona fasciculata’da hücre kordonları arasında zona reticularis’de yer alan damar ağı ile birleşirler.
Buradan başlayan küçük venüller medullada chromaffin hücreler arasından geçerek v. medullaris’e açılırlar.
V. medullaris’ler v. suprarenalis’e dökülürler. 
Gl. suprarenalis hilumundan çıkan v. suprarenalis, sağda v.cava inferior’a, solda v. renalis sinistra’ya açılır.
Lenf drenajı: Nodi lymphatici aortici laterales’de sonlanır.
Sinirleri: Preganglionik simpatik lifler medulla’da kromaffin hücrelerde dağılır.
Korteksin çalışması geniş olarak hipofiz ön lobundan salgılanan ACTH (adrenocorticotropic hormon) ile denetlenir.


Gl. suprarenalis’in korteksinin yetersiz çalışması sonucu Addison hastalığı (Adrenal Hipofonksiyon; Kronik Adrenokortikal Yetmezlik; Adrenal Yetmezlik) gelişir ve buna bağlı olarak: Kas zayıflığı,  Düşük kan basıncı, Anemi, Deride pigmentasyon     artışı Sıvı-elektrolit dengesi bozukluğu, Dolaşım ve böbrek  bozukluğu gelişir.
Kortex parçasının hiperplazi veya tümörüne bağlı olarak Cushing sendromu gelişir ve buna bağlı olarak:
Şişmanlık
Yüz ve gövdede aşırı kıllanma
Diabet 
Impotans
Erkeklerde hipogonadizm 
Kadınlarda amenore  
Medulla parçasının tümörlerinde adrenalin ve noradrenalinin aşırı salgılanmasına bağlı olarak;
Aşırı terleme,
Solukluk,
Hipertansiyon ve baş ağrısı
kronik olgularda ilave olarak retinit ve renal vasküler değişiklikler ortaya çıkar.


Popüler Yayınlar

Text Widget